futbola sokak aralarında limon kabuğuyla
oynarak başladı..farklı olduğu o zamanlardan belliydi çünkü asıl ilgilendiği
spor basketboldu ama zamanın oyunu futbol olunca yalnız kaldı..mecbur futbola
başladı..forvet oynuyordu..şans budur ki kalecilik yaptığı bir maçtan bu yana
sevmemesine rağmen o kaleden çıkamadı..farklıydı çünkü hayalleri bile
farklıydı.. zamanın kalecilerinin iyi performans göstermesinden sonra kendine
gol yememe hedefi koymuştu..ki bunu türkiye birinci liginde 1112 dakika
kalesinde gol görmeyerek, arkasında kırılması çok güç bir rekor bırakarak
gerçekleştirdi..yaklaşık 15 yıl trabzonspor' da kalecilik yaptı..1975-1984
arasında altı şampiyonluk yaşadı.
trabzonspor, boluspor, istanbulspor,
antalyaspor, sakaryaspor, türkiye mili takım, fc seoul çalıştırdığı
takımlar..ama akıllarda kalan başarıları türkiye ve trabzonspor'la..dedim ya
yalnız insan diye yalnızlığının tavan yaptığı zamanlar, 2002 dünya kupası ve sonrası..turnuvanın
zayıf takımlarından sayılan milli takımı gruptan çıkardı,yarı final oynattı,ev
sahibini yenerek üçüncü olmasını sağladı ama bunların ödülü ne oldu? --karizması
yok!-- cevap futbolun yönetiminden geldi..şenol hoca 2002 yılının en iyi teknik
adamı seçildi..
eminim ki şenol hoca'nın en
kabullenemediği olay bu değildir..çünkü kendi insanından daha beterini
gördü..trabzonspor'un ne zaman başına geçse ya kovuldu ya da kovulmaya
zorlandı..tekrar geldiğinde "trabzonun alex ferguson'u olsun" denildi
ama trabzonlular hiç bir zaman ona sahip çıkmadı, yani sözlerinde
durmadı..başına gelmedik kalmayan trabzonspor'a, bir kez daha evet dediğinde
zor durumdaydı takım..başarıdan uzak bir halde kendi köşesindeydi..ama şenol
güneş'in sihirli elleri takımı diriltti, palazlandırdı..kupalar kazandırdı,
şaibeli bir sezonu ikinci bitirdi ama bu seferde futbolcuları yalnız bıraktı
şenol hoca'yı..takımın vitesi bir adım düşünce de "klasik trabzon taraftarı" ortaya çıktı ve yine
yalnız bırakıldı..
öğretmen olmanında verdiği etkiyle,
eğitti türk futbolunu, umut saçtı hep şenol güneş..emektardı,
emekçiydi..muhabir vuvuzelayı gösterip ; ‘’hocam hiç bişey yok içinde’’ dediğinde şenol hoca ; ‘’olmaz mı? Bağımsızlık var, özgürlük var onun için çalıyorlar’’
diye karşılık verdi. kendisi için imparator denmesine cevaben “ben
sadece trabzonspor taraftarıyım” diyebilecek kadar alçak gönüllüydü..futbolun zenginlerin eline geçmesinin ne kadar yanlış olduğunu
vurgulayıp durdu..“biz ışığı önümüze tutun dedik. gözümüze tuttular.” sözleri haluk ulusoy yönetiminin tavrını ancak bu kadar iyi açıklardı..
şenol güneş bir türkiye değeri..sahip
çıkılmalıydı, çıkılmadı..bundan sonra da çıkılmaz..hiddink'in görevden
ayrılırken söylediği sözler her şeye yetiyor; "Abdullah Avcı ve Ertuğrul
Sağlam’a saygı duyuyorum. Ancak ikisinin de tecrübesi milli takım için yeterli
değil. Şenol Güneş’in gündeme gelmemesi ilginç. Mutlaka ikna edilip, takımın
başına geçmeli."